Adana'da yaz mevsimiyle birlikte ayçiçeği tarlaları sarıya bürünmeye başladı. Ancak bu güzellik, aynı zamanda yaklaşan bir tehlikeye karşı umut ışığı olabilir mi? Karataş Ziraat Odası Başkanı Mustafa Yeşilyaprak, Çukurova bölgesinin gelecekte büyük bir su kıtlığıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunarak, çözüm önerisi olarak ayçiçeği yetiştiriciliğini işaret etti. Peki, ayçiçeği gerçekten de bölge için bir kurtuluş olabilir mi?

Su Kıtlığı Çukurova'yı Tehdit Ediyor

Türkiye'nin önemli tarım bölgelerinden biri olan Çukurova, iklim değişikliği ve yanlış sulama politikaları nedeniyle ciddi bir su sıkıntısı çekiyor. Barajlardaki su seviyeleri kritik seviyelere düşerken, çiftçiler sulama konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Mustafa Yeşilyaprak, bu durumu şu sözlerle özetliyor: “Barajlarımızdaki su seviyeleri bu yıl oldukça düşük, doluluk oranları yetersiz olduğu için, suya ihtiyaç duymayan ayçiçeğinin bu yıl için en uygun alternatif.”

Ayçiçeği: Su Dostu Bir Alternatif Mi?

Ayçiçeği, diğer birçok tarım ürününe göre daha az su tüketmesiyle biliniyor. Kuraklık koşullarına dayanıklı olması, onu su kıtlığı yaşayan bölgeler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Türkiye'nin ayçiçeği ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayan Çukurova'da, 800 bin dekar ekim alanıyla bu bitkinin potansiyeli oldukça yüksek. Ayçiçeği yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi, hem bölgenin su kaynaklarını koruyabilir hem de çiftçilerin gelirini artırabilir.

• Daha az su tüketimi
• Kuraklığa dayanıklılık
• Yüksek verim potansiyeli
• Ekonomik getiri

Ayçiçeği Yetiştiriciliği Nasıl Teşvik Edilmeli?

Ayçiçeği yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması için devletin ve yerel yönetimlerin çeşitli teşvikler sunması gerekiyor. Bunlar arasında tohum desteği, sulama sistemlerinin iyileştirilmesi, eğitim programları ve uygun kredi imkanları yer alabilir. Ayrıca, çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve ayçiçeğinin faydaları konusunda bilgilendirilmesi de büyük önem taşıyor.

Çukurova'da su kıtlığı tehlikesi her geçen gün artarken, ayçiçeği yetiştiriciliği bölge için umut vadeden bir çözüm olarak öne çıkıyor. Ancak bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için, tüm paydaşların işbirliği yapması ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Çukurova'nın verimli toprakları susuzluğa teslim olabilir.