Yapay Zeka Adli Bilişimde: Fırsat mı, Tehdit mi? Şok Gelişme!
Yapay zeka (YZ) teknolojileri, günümüzde birçok sektörde olduğu gibi adli bilişim alanında da adından sıkça söz ettiriyor. Bu durum, beraberinde hem büyük fırsatları hem de ciddi riskleri getiriyor. Türkiye'de bu alandaki gelişmeler, akademik çevrelerin ve kamu kurumlarının işbirliğiyle şekilleniyor. Peki, yapay zeka adli bilişimi nasıl etkiliyor? İşte detaylar...
Yapay Zeka ve Siber Güvenlik: Türkiye Nerede?
Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hamza Aytaç Doğanay, Türkiye'nin siber güvenlik alanında son yıllarda önemli adımlar attığını belirtiyor. Doğanay'a göre, bu başarının sürdürülebilir olması için kalıcı politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği raporları da Türkiye'nin siber güvenlikte iyi bir konumda olduğunu gösteriyor. Ancak, sistemin sürekli olarak güncel tutulması ve kamu kurumları arasındaki entegrasyonun güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Doğanay, yapay zekanın sadece adapte edilmesinin yeterli olmadığını, yerli çözümlerle desteklenmesinin de stratejik bir gereklilik olduğunu vurguluyor. Veri güvenliği ve sürekli koruma ihtiyacının altını çizen Doğanay, kişisel verilerin korunması konusunda Türkiye'nin önemli adımlar attığını ifade ediyor. Ancak, hiçbir sistemin tam anlamıyla saldırılara karşı korunaklı olmadığını belirterek, kurumların sürekli tetikte olması gerektiğini söylüyor.
Adli Bilişimde Yapay Zekanın İki Yüzü
Yapay zekanın adli bilişimdeki rolü, etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Doğanay, bu teknolojinin hem bir araç hem de bir tehdit unsuru olabileceğine dikkat çekiyor. Yapay zeka, delil toplama ve analiz süreçlerinde büyük kolaylık sağlarken, suçlular tarafından anti-adli bilişim aracı olarak kullanıldığında ciddi bir tehdit oluşturabiliyor. Bu nedenle, yapay zeka sistemlerinin güvenliği büyük önem taşıyor.
Doğanay, birçok popüler yapay zeka sisteminin yabancı menşeli olmasının, gizli verilerin dışarıya sızma riskini artırdığını belirtiyor. Adli bilişim dosyalarının gizlilik derecesi yüksek bilgiler içerdiğini vurgulayan Doğanay, yerli altyapıların geliştirilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılmasının hayati önem taşıdığını söylüyor. Bu durum, Türkiye'nin siber bağımsızlığı için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yerli Yazılım ve İnsan Odaklı Politikalar
Siber güvenliğin milli güvenlikle doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Doğanay, kurum içi farkındalık eksikliğine dikkat çekiyor. Bir personelin, bir sistemdeki zafiyeti yapay zekaya danışırken farkında olmadan kurumun IP bilgilerini ifşa edebileceğini ve bunun büyük ölçekli siber saldırılara zemin hazırlayabileceğini belirtiyor. Bu nedenle, yerli ve milli yazılım üretiminde samimi destek verilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Doğanay, teknolojik altyapı yatırımlarının yanı sıra insan merkezli politikaların da önemine vurgu yapıyor. Siber güvenlik farkındalık eğitimlerinin güncel tutulması gerektiğini belirten Doğanay, insanları koruyan bir politika anlayışının geliştirilmesi gerektiğini söylüyor. Bu yaklaşım, sadece siber saldırılara karşı değil, yasadışı bahis gibi dolaylı tehditlerde de vatandaşın korunmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, yapay zeka adli bilişimde büyük fırsatlar sunarken, beraberinde ciddi riskleri de getiriyor. Türkiye'nin bu alanda başarılı olabilmesi için stratejik sürdürülebilirlik, etik farkındalık ve insan odaklı politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Siber güvenlikte asıl mesele, her zaman tetikte kalabilmektir. Bu bilinçle hareket edildiğinde, yapay zekanın sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanılabilir ve potansiyel tehditler en aza indirilebilir.
```
