Leyla Güven'den Cezaevi Mektubu: Kürt-Türk İttifakı Şart mı?
Gündem

Leyla Güven'den Cezaevi Mektubu: Kürt-Türk İttifakı Şart mı?


19 November 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 19 November 2025

Leyla Güven, Sincan Cezaevi'nden gönderdiği mesajlarla Kürt sorununun çözümüne dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Güven, Kürt-Türk ittifakının önemine vurgu yaparak, devletin özeleştirisel bir dil geliştirmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, annelerin adalet arayışının barışın en güçlü sesi olduğunu ifade etti.

1990'lardan Bugüne Kürt Meselesi ve Kadın Hareketi

Güven, 1990'lı yılların Kürt halkı üzerindeki etkilerini değerlendirirken, o dönemde hak, hukuk ve yasaların askıya alındığını, her türlü baskının uygulandığını söyledi. Ancak halkın korkup geri çekilmek yerine direndiğini ve metropollere göç edenlerin ilk sorduğu adresin siyasi partileri olduğunu vurguladı. Bugün ise barış ve çözüm için çabalayanların öncülüğünü Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri'nin yaptığını belirtti.

Kürt sorununun çözülmemiş olmasının ülkedeki çoklu krizlerin temelinde yatan nedenlerden biri olduğunu ifade eden Güven, "Kendisi ile barışık, halkı ile barışık ülke mümkündür. Bunu da hep birlikte inşa edeceğiz" dedi.

Devletin Kürtlere yönelik tarihsel yaklaşımının temel çizgisinin baskı politikaları olduğunu belirten Güven, Kürt aydınları, yazarları, sanatçıları ve siyasetçilerinin ya gözaltına alındığını ya da faili meçhullerde katledildiğini hatırlattı. Bu baskı tarihinin Kürtlerin dünya ölçeğinde dağılmasına ve bedel ödemesine neden olduğunu söyledi.

Annelerin Barıştaki Rolü ve Cezaevindeki Kadın Emeği

Annelerin barış sürecindeki rolüne dikkat çeken Güven, onların tek gereksiniminin adalet ve barış olduğunu vurguladı. Annelerin yılmadan barıştan yana olduklarını ve büyük şehirlerde sessiz çığlıklarını haykırmak için bir araya geldiklerini belirtti. "Barış ve demokrasi bu halkın geleceğidir" diyen Güven, geçmişin acısını unutmadan geleceğe dönük barış mücadelesinin ilerlemesi gerektiğini söyledi.

Sincan Cezaevi'ndeki kadın mahpusların koşullarına da değinen Güven, adli tutsakların ucuz iş gücü olarak çalıştırıldığını ve en ufak bir itirazda şartlı tahliye haklarının engellendiğini ifade etti. Bu kadınların hem hukuki hem de psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Siyaset, Kriminalizasyon ve Kürt Kadınlarının Zindan Mirası

Siyasi faaliyetlerinin suç gibi gösterilmesini eleştiren Güven, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü için siyaset yaptığını ancak tüm siyasi faaliyetlerinin suçmuş gibi gösterildiğini söyledi. Devlet baskısının yoğunlaştığı dönemlerde siyaset ve direnişi harmanlayan bir siyaset yolu izlediklerini belirtti.

Cezaevi direnişinin tarihsel kadın hafızasındaki yerine değinen Güven, Kürt kadınlarının zindan tarihinin Dersim'in kızıl saçlı kadını Sara ile başladığını ve cesareti ile zindan direniş tarihi yaşatan tüm kadınlara selam gönderdi.

Öcalan'ın Etkisi ve Kürt Sorununun Çözümü İçin Yeni Bir Yol

Kürt kadın hareketinin güçlenmesinde Öcalan'ın rolünü değerlendiren Güven, Öcalan'ın hem feodal erkeğin değişip dönüşmesi hem de kadınlardaki geleneksel kodların aşılması için büyük emek sarf ettiğini söyledi. Bugün dünya meydanlarında yükselen kadın sesleri ve jineoloji tartışmalarının Öcalan'ın kadın özgürlükçü paradigmasının sonucu olduğunu ifade etti.

Devletin Kürt sorununa yaklaşımını eleştiren Güven, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürt ve Kürdistan meselesini tanımayan tavrının uzun yıllardır devam ettiğini ancak bu yöntemle ne Kürt sorunu çözülür ne de sorunlar çözülür dedi. Denenmeyen yöntemin işbirliği olduğunu belirten Güven, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Kürtlerle ittifak kurmasının önemine vurgu yaptı.

Leyla Güven'in cezaevinden gönderdiği bu kapsamlı mesajlar, Kürt sorununun çözümüne dair umutları yeniden canlandırdı. Güven, tüm muhalif kesimleri hakiki bir çözüme odaklanmaya çağırırken, Kürt-Türk ittifakının önemini bir kez daha vurguladı. Unutmayalım ki, "Barış ve demokrasi halkın geleceğidir." Bu geleceği inşa etmek için hep birlikte çalışmalıyız.