Kulp'ta Doğa Katliamı! GES ve Maden Projelerine Köylülerden Sert Tepki
Gündem

Kulp'ta Doğa Katliamı! GES ve Maden Projelerine Köylülerden Sert Tepki


07 May 20255 dk okuma7 görüntülenmeSon güncelleme: 22 May 2025

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde, Cixse (Ağaçlı) kırsal mahallesinde kurulmak istenen Güneş Enerji Santrali (GES) projesi ve bölgedeki artan madencilik faaliyetleri, köylülerin tepkisine yol açtı. Yerleşim yerlerine sadece 48 metre uzaklıktaki mera alanına kurulması planlanan GES projesi, 4 Mayıs'ta düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi. Köylüler, projenin yaşam alanlarını yok edeceğini ve hayvancılığı bitireceğini savunuyor.

Köy Merasına GES Projesi: Köylüler Endişeli

VBZ İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi tarafından hayata geçirilmek istenen ve toplam maliyeti 175 milyon TL olan proje kapsamında, köy merasına 40 bin güneş paneli yerleştirilmesi planlanıyor. Halk ve Diyarbakır Barosu, projeye karşı dava açtı. Proje tamamlandığında hem köylülerin temel geçim kaynağı olan hayvancılık büyük ölçüde sona erecek hem de ibadet yerlerini de kapsayan yaşam alanları yok olacak. Kulp Belediye Eş Başkanı Murat İpek, projenin bölgedeki olası etkilerini değerlendirdi.

Dicle Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi mezunu olan İpek, bölgede özellikle hayvancılık faaliyetlerinin büyük zarar göreceğini vurgulayarak, projenin zorunlu göçleri beraberinde getireceğini söyledi. İpek, "İnsanların yaşadığı alanlara bu kadar yakın bir projenin, halkın onayı alınmadan, sadece sermayenin çıkarları doğrultusunda yapılması halkta büyük bir tepkiye neden oldu. Çünkü onlar için burası sadece yaşadıkları bir yer değil; doğayla bütünleştikleri, nefes aldıkları, aynı zamanda hayvancılık yaparak geçim sağladıkları bir alan," dedi.

İpek, projenin konum itibarıyla köyün önünü tamamen kapattığını ve hem maddi hem de manevi olarak halka zarar verdiğini belirtti. "İnsanların doğayla kurdukları ilişkiyi ve tarımsal faaliyetlerini, hayvanlarını otlattıkları alanlara geçişlerini engelliyor. Bu da halkın doğadan tamamen kopması anlamına geliyor," ifadelerini kullandı. 4 Mayıs'ta yapılan basın açıklamasında annelerin topraktan kopardıkları bir otu göstererek 'Biz buyuz' dediklerini hatırlatan İpek, bu durumun hakikati yansıttığını vurguladı.

Kulp'ta Ekolojik Yıkım Tehlikesi

Kulp'ta Cixse GES projesinin yanı sıra baraj, HES ve madencilik faaliyetleriyle su kaynakları ve hafıza mekânlarının yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen İpek, benzer projelerin başka yerlerde de hayata geçirildiğini belirtti. Örneğin yakın bir bölge olan Godernê'de, Silvan Barajı çalışmaları nedeniyle neredeyse tüm bölgenin yok olduğunu ve Zorê Vadisi'nde de yürütülen bir HES projesi olduğunu ifade etti.

Kulp'ta en önemli su kaynaklarına ev sahipliği yapan Hasandin Yaylası civarında 8-9 mahalle bulunduğunu ve bu yayladan akan suların diğer mahalleleri de beslediğini belirten İpek, buranın da madencilik tehdidi altında olduğunu söyledi. Yaylanın hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerinin sürdüğü, doğal ürünlerin yetiştiği, ters lalelerin bulunduğu, hafıza barındıran bir alan olduğunu vurguladı.

İpek, yaşlılarla konuştuğunda bu bölgenin sadece bir yayla değil; bir yaşam alanı, onlar için bir arkadaş ve bir hafıza olduğunu anlattıklarını söyledi. Ziyaretlerini, ibadetlerini gerçekleştirdikleri kutsal alanlar da bulunduğunu belirten İpek, yakın zamanda yaylada 'Üs bölgesi açacağız' diyerek bir yol inşasına başlandığını ve bu çalışmanın halkın fark etmemesi için çok hızlı bir şekilde yapıldığını ifade etti.

Doğaya Yönelik Yoğun Saldırı

İpek, genel bir çerçeve çizmek gerekirse, özellikle Kulp çevresinde doğaya yönelik yoğun bir saldırı olduğunu ve bu tahribatın sadece flora ve faunayı değil, rüzgârın yönünü bile etkilediğini söyledi. Doğanın bütün dengesinin alt üst edildiğini ve hukuki ve kurumsal denetimlerin ortadan kalktığı bir ülkede, kafa kol ilişkileriyle kararlar alındığını belirtti.

İpek, "Ülkenin neredeyse tamamı bir soğan gibi katman katman sökülüyor. Bu doğa talanının sonuçları ileride göçlere neden olacak. 90’lardaki köy boşaltmalarında da benzer süreçleri yaşadık. Tek çaremiz, halkla birlikte örgütlenerek mücadele etmek," diyerek sözlerini tamamladı.

Kulp'ta yaşanan bu gelişmeler, Türkiye'deki çevre sorunlarının ve doğa talanının ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Köylülerin mücadelesi, yaşam alanlarını koruma ve doğaya sahip çıkma konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Yetkililerin bu feryada kulak vermesi ve çevreye duyarlı politikalar üretmesi gerekiyor.