İsrail'in Suriye'deki işgal ettiği topraklarda "turistik tur" düzenleyeceği haberi büyük yankı uyandırdı. İsrail vatandaşlarına yönelik bu turların, daha önce sivillerin nadiren ziyaret etmesine izin verilen bölgeleri kapsayacağı belirtiliyor. Bu durum, İsrail'in bölgedeki işgalini meşrulaştırma çabası olarak yorumlanırken, uluslararası kamuoyunda da tepkilere yol açması bekleniyor.
İşgal Altındaki Topraklarda Turizm
Haaretz gazetesinde yer alan habere göre, İsrail ordusunun gözetiminde gerçekleştirilecek olan bu turlar, İsrail, Lübnan ve Suriye sınırının kesişim noktasında bulunan Rukkad Vadisi'ni, Hermon Dağı (Cebel eş-Şeyh), Cebel er-Rus ve Yermuk Nehri yakınlarındaki Hicaz demir yolu tünelini kapsayacak. Bu bölgelerin, daha önce sivillerin ziyaretine kapalı olması, turların sembolik anlamını daha da artırıyor.
- Rukkad Vadisi
- Hermon Dağı (Cebel eş-Şeyh)
- Cebel er-Rus
- Yermuk Nehri ve Hicaz Demiryolu Tüneli
Turların, Golan Tepeleri'nde bulunan yerleşim birimleriyle işbirliği halinde gerçekleştirileceği de belirtiliyor. Bu durum, İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki yerleşimlerini güçlendirme ve bölgedeki varlığını kalıcı hale getirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
İsrail'in Suriye'deki İşgali ve Saldırıları
İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den beri işgal altında tutuyor. 2024'ten bu yana ise Suriye topraklarında işgalini genişletirken, çeşitli noktalara hava saldırıları düzenliyor. Son olarak, İsrail ordusu, Hama Havalimanı ve çevresine, Humus'taki T4 Askeri Havaalanı'na ve Şam'daki askeri altyapılara hava saldırıları düzenlemişti. Ayrıca, Dera iline yönelik saldırılarda sivillerin hayatını kaybettiği bildirilmişti.
Bölgedeki Gerilim ve Olası Etkileri
İsrail'in Suriye'deki işgalini genişletmesi ve "turistik turlar" düzenlemesi, bölgedeki gerilimi daha da artırabilir. Bu durum, Suriye hükümetinin ve diğer aktörlerin tepkisine yol açabilir ve yeni çatışmalara zemin hazırlayabilir. Ayrıca, uluslararası kamuoyunun İsrail'e yönelik baskısının artmasına neden olabilir.
İsrail'in bu adımı, bölgedeki dengeleri değiştirmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu hamlenin uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağı ve bölgedeki istikrarı nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor. Unutulmamalıdır ki, Orta Doğu'daki her adım, karmaşık ve öngörülemez sonuçlara yol açabilir.